24 Ocak 2009 Cumartesi

TuTuNaMaYaNLaR 2

Beri gel barışalım, Yad isen bilişelim.
Yunus Emre

İçrek ve dışrak daha kararlı birer yapıya ulaşabilmek adına bilgi aracılığıyla kişi(lik)ler üzerinden birbirine bağlanmak ister. (bkz: Bilim-Sanat ikilemesinde 1 birleme: Veri-Haber-İrfan sarmalında Bilgi)

Spor, bireysel din, meditasyon,, ve benzerlerinde içrek veya dışrak bilginin ortaklaşa paylaşılmasıyla bağlanma olur ve içrek-dışrak bütünleşir, bir-leşir, tekleşir. Diğer bağlanma durumlarında ise bilgi alış-verişleri söz konusudur ve bu yüzden bağ kuvveti teoride daha zayıf kalır. Fakat içrek ve dışrak karmaşık bağlanma bölgelerinin, yani kişi(lik) ve çevresinin birbirine uyum derecesi bilgi alış-verişiyle gerçekleşen bağları pratikte kuvvetlendirebilir. Bağ kuvvetlendikçe de içrekle dışrak birbirine daha çok yakı(nla)şır.

Bilgi dışraktan içreğe indirilip, veri-haber-irfan sarmalında yukarı doğrultuda işlenirse bilim (ve teknloji) olarak; bilgi içrekten dışrağa çıkartılıp, veri-haber-irfan sarmalında aşağı doğrultuda işlenirse sanat olarak kendini gösterir bağlanma. Bu bağlamda, bilimcinin dışrak verilerinin teknolojik gelişmeler üzerinden içrek marifete dönüşmesi ile sanatçının içrek marifetlerinin sanat eseri üzerinden dışrak veriye dönüşmesi eş nitelikte şeyler gibi görünür.

Aynı bağlanma felsefede karşılıklı bilgi alış-verişi üzerinden gerçekleşir. Bir anlamda filozoflar hem bilimci, hem de sanatçı olmuş olur. Ama onlardaki içrek-dışrak yakınlığı bilimciler ve sanatçılarınkiyle sporcular ve dindarlarınki arasında bir yere karşılık gelir.

Kişiler arası iktidar ilişkilerindeyse birisinin içreğinin bir diğeri için dışrak oluşu söz konusudur ve içrek-dışrak bağlanmaları bu yüzden kısmi bilgi alış-verişleri şeklindedir. Özellikle siyasette bilgiler birbirini kutuplaştırır ve topluluk içinde bireyler iki ya da üç farklı kutuba ayırılır: Sağcı-Solcu, Devrimci-Muhafazakar, Dinci-Milliyetçi-Atatürkçü,, gibi.. Topluluk içi zıt kutuplu bireyler birbirinden uzaklaşırken, farklı topluluklar zıt kutuplarının kısmi bilgi alış-verişleriyle birbirine yaklaşır. Türk Muhafazakarları'ndan uzaklaşan Türk Devrimcileri'nin Kürt Muhafazakarları'yla yakınlaşmasında olduğu gibi..

Siyaset dışı gündelik iktidar ilişkilerine ise biraz daha derinden bakmakta fayda vardır. Zira bunlarda bilgide çok kutupluluk olur ve bağlanmalar daha karmaşık hale gelir.

* * *

Aile "bir arada olduğunda birbirinin yıkılmasını önleyen" anlamına geldiği için onu birbiriyle kesişebilen iki ayrı küme üzerinden tanımlamakta fayda vardır: "Fiziksel Aile" ve "Zihinsel Aile".. Bu iki kümenin kesişiminde en çok anne-babalar, kardeşler, eşler, çocuklar, dostlar ve öğretmenler bulunabilir. Ve kısmi bilgi alış-verişiyle içrek-dışrak bağlanması insan ilişkilerinde sıklıkla bu kesişimdekilerdekilerle oluşur. En çok da ikiz kardeşlerle..

Resim 1: Yeşil tonlar annenin, mavi tonlar babanın, kırmızı tonlar ise çocuğun içrek kutbunun çekim alanı olarak düşünülebilinir.

Kişinin ilişkilerindeki kutup sayısı en fazla kesişimdeki kişi sayısının bir fazlası kadar olur. Anne ve baba ile kutup sayısı ilkin ikiyken, kişi bir süre sonra kendisiyle beraber bu sayıyı üçe çıkartır (Resim 1 ve 2). Zamanla da diğerleri eklenir.

Resim 2: Yeşil tonlar annenin, mavi tonlar babanın, kırmızı tonlar ise çocuğun içrek kutbunun çekim alanı olarak düşünülebilinir.

Kişiyle birbirleri hakkındaki bilgisi veri düzeyinde kalanlar ayrı kutuplarda olmaya devam ederken, karşılıklı bilgileri irfan düzeyine çıkanlar içrek kutupla yakınlaşır ve kimi zaman birleşir. Sadece fiziksel ailede kalanlar diğer dışrak kutuplar civarında öbeklenirken, sadece zihinsel ailede kalanlar bu içrek kutup komşuluğuna dahil olur.

Kutup sayısının ve kutuplar arası uzaklığın fazlalığı içrek-dışrak bağlanması için optimizasyonu güçleştireceğinden kişiyi olumsuz etkiler. Benzer şekilde bir toplulukta kişi başına düşen ortalama kutup sayısının ve ortalama kutuplar arası uzaklığın fazlalığı da o topluluğun kaynaşmasını zorlaştırır. Belki bunu bir örnek üzerinden tart(ış)mak daha iyi olur.

* * *

Kişi zihinsel ailesine öncekilerden farklı kişiler eklediğinde ve bu kişiler fiziksel ailesindekiler için yabancı olduğunda, içreğini değiştirmeye başlar. Bu içrek değişim kişinin salt varlığıyla bile fiziksel çevresindekileri değişikliklere zorlamasına sebep olur. Zira içrek değişince onunla bağlantılı olan tüm dışraklardan bir anlık da olsa kopar. Bu durumda içrek ve dışrakların daha kararlı birer yapıya ulaşabilmesi için aralarındaki bağın yeniden kurulması, yani değişmeleri gerekir. Değişime direnç gösterilirse içreklerde ve aralarında kişilik çatışmaları başlar. Kurumsal aile içindeki nesiller arası sürtünmelerde görüldüğü gibi: Zihinsel ailesine yabancıları eklemeyen çocuklar anne ve babalarıyla rahat bir şekilde iletişim kurarken, öteki çocuklar öncelikle ötekileşir!

Bazen kişinin zihinsel ailesine fiziksel ailesindeki herkes için yabancı olan, dahası yabancı kalmak zorunda olan bir grup insan eklenir. Çoğu geçmişten gelen.. Bazen de fiziksel ailesindekiler için kişinin içrek bilgisi veri düzeyinin üstüne asla çıkılamayacak kadar derinleşir. Bu iki gruba giren kişiler üzerinden içrek ve dışrakların bağlanması oldukça zor olur. Zira bağlanma çok köklü değişiklikler gerektir. Bu kişiler – tutunamayanlar - başka bir yerlere göçmezlerse, bir süre sonra fiziksel ailelerinin onlara tahammülü tükenir. Göçenlerin bir kısmı da gittiği her yerde tutunamayan olarak kalır.

Aileleri içinde fiziksel varlıklarının ortadan kaldırılması tutunamayanları salt zihinsel varlıklara dönüştürür. Fiziksel ailesindekilerin zihinsel ailelerine girerler böylece. Ve tüm dışrak o anda değişmeye başlar. Bazen oldukça yavaş, bazen oldukça hızlı..

Sevgiyle,,
oNuR :: sU LeKeSi,,

Hiç yorum yok:

iZ-LeYiCiLeR